Bir Delinin Hatıra Defteri


Bir Delinin Hatıra Defteri
Yazar: Nikolay Vasilyeviç Gogol
Sayfa Sayısı: 101
Çevirmen: Nihal Yalaza Taluy
Toplam Hikâye Sayısı: 3

Yorumlar:
         Okuduktan sonra en güzel şuydu diye ayrım yapılamayacak hikayelerden oluşuyor.Anlatılmak istenenler öyle güzel bir üslupla dile getirilmiş ki sanatsal açıdan da düşünce açısından da doygunluk sağlıyor. Kaçıncı dereceden memur olursanız olun birinci dereceden bir okur olarak okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
         Kitap için öncelikle söylenmesi gereken şey şu: kitapta Bir Delinin Hatıra Defteri, Palto ve Burun hikayeleri var. Bu hikayeler Gogol’un Petersburg Öyküleri adındaki derlemesinde toplanıyor son zamanlarda. Bu kitaptaki üç öykü genel derlemelerde Petersburg Öyküleri ya da Arabeskler olarak geçiyor özellikle Rus edebiyatı okurlarının bunu bilmeleri önemli. Tüm öykülerde sembolik ve imgesel bir üslup var. Palto ise diğerlerinden farklı olarak imgesi biraz daha farklı, imgesi daha açık bir öykü. Kitabın basımı kusursuz.[1]






4.12
[2]




Nikolay Vasilyeviç Gogol

Nikolay Vasilyeviç Gogol , (31 Mart 1809 - 4 Mart 1852) gerçekçi Rus roman ve oyun yazarıdır. Yazar, 1809da Ukrayna’da küçük bir toprağa sahip bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Gogol, daha on yaşındayken babası ölmüştür. Yaşamı zorluklarla boğuşarak geçmiştir. Liseden sonra Saint Petersburg’a gitmiş, orada film oyuncusu olmayı istemiştir. Ama sonradan yazarlığı seçmiş, başlangıçta Ukrayna kır hayatını ve folklorunu anlatan bir eser yazmıştır. Geçimini sağlamak için bir süre özel öğretmenlik yapmıştır. Çeşitli ruh hastalıklarıyla mücadele etmiştir. Yaşamının son yıllarında yazdığı bazı yazılar sebebiyle tüm arkadaşları onu yalnız bırakmıştır. Bu zorluklara dayanama­yan Gogol, depresyona girmiş, yemek yeme­miş ve 9 gün içinde 1842de hayatını kaybetmiştir.
Gogol’un eserleri: Palto, Taraş Bulba, Arkadaşlarımla Yaptığım Mektuplaşmalardan Seçil­miş Pasajlar, Ölü Canlar, Müfettiş’dır.[3]


Bir Delinin Hatıra Defteri

Kitabın ilk hikayesi olan Bir Delinin Hatıra Defteri, kara mizah denen hem güldüren hem düşündüren bir üslupla yazılmıştır. Hikayede 6. Derece bir memurun günlüğü tarihleriyle ve kendi ağzından anlatılmıştır. Anlatıcımız ilk başlarda da pek normal olmamasına rağmen sonlara doğru iyice aklını yitirmiştir tarihlerden de(Yıl 2000, 43 Nisan/86 Ekimart gündüzle gece arası/Belirsiz bir tarih. Gün de belli değil…  vb.) anlayabileceğimiz gibi. Hayatı eleştire eleştire kendini İspanya kralı sanmaya kadar giden anlatıcımız kendisinin başta bir saray sandığı ama aslında tımarhane olan bir yere kapatılır. Çok işkence görür, tamamen delirir ve tam hikayenin sonlarına doğru tam akıllanmaya başladığını sandığımız zaman “Şey…Haberiniz var mı? Cezayir Beyinin burnunun altında kocaman bir ben varmış!..” der ve hikayeyi bitirir. Hikayenin bitişi beni gerçekten çok etkiledi. Tam anlatıcımızın akıllandığını düşündüğümüz zaman huylu huyundan vazgeçmez sözünü desteklercesine hikayeyi böyle bitirmek Gogol’u bir kez daha takdir etmemi sağladı.

Palto

Palto’da, 7. Dereceden bir memur olan Akaki Akakiyeviç’in (Akakioğlu Akaki) monoton hayatına canlılık katan yeni palto alma düşlerini, para biriktirmek için girdiği sıkıntıları, arkadaş çevresinde paltosu sayesinde nasıl değer kazandığını, paltosunu nasıl çaldırdığını, geri almak için verdiği uğraşları, ölümünü ve öç alışı Gogol tarafından tek kelimeyle müthiş bir şekilde anlatılmış. Anlayamadığım bir şekilde çok sade ama bir o üslup kullanılmış ama bir o kadar da ayrıntıya yer verilmiş. Ayrıca bu kadar kısa bir hikayeye göre yaşattığı duygu seli çok büyük. Gerek kitaptaki 7. Derece memurumuz Akaki Akakiyeviç’e karşı yürekte oluşan acıma duygusu gerek paltosuna çalan hırsızlara karşı nefret gerek Akki öldüğündeki üzüntü gerçekten beni çok etkiledi. Olayların oluş sırası arasındaki iyi ayarlamaları da gerçekten sevdim. Para biriktirmek için geçen süre gayet iyi anlatılmış.Akaki’nin paltosunu eline aldığında gözünün  parıltısını gerçekten görür gibi oldum. Hikayenin bitişi de gerçekten çok harikaydı hayalet Akaki’miz paltosu çalındıktan sonra gittiği polisten küçük intikamını almış ve huzura kavuşmuştur.

Burun

Burun’da tamamen gerçek dışı bir anlatım kullanan Gogol hikayesine bir berberin ekmeğinde bir burun bulmasıyla başlamış, sonra köprüden aşağı atılan burnun şehir halkı içinde bir insan olarak dolaştığını yazmıştır. İlk başta gerçekten “Gogol burada ne anlatmış?” sorusunu sormaktan kendimi alamadım ve hemen hemen herkesin de aynı tepkiye vereceğine olan inancım tam. Üzerine ayrıntılı olarak düşününce kafamda hikayenin çoğu oluştu fakat hâlâ tamamını anlayamadım ve tamamını anlayacağım günün geleceğinden emin değilim. Ama genel hatlarıyla çok iyi ve gerçekten merakla okuduğum bir hikayeydi. Ekmekten burun çıkması, burnun köprüden atılması, burnun insan şekline girmesi, sahibine geri dönüp de yüzüne yapışmaması ve en son her şeyin normale dönmesi çok garip ve bir o kadar da eğlenceliydi.


 İşte Palto hikayesi için çektiğimiz videonun linki:http://youtu.be/fqzJlv-QksA



Kaynakça
1)http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=3118&sa=127070634
2)http://www.goodreads.com/book/show/28382.Diary_of_a_Madman_and_Other_Stories
3)http://www.edebiyatsayfasi.com/gogol/
4) http://www.edebiyatdefteri.com/resim/kitap/birdelininhatiradefteri_3228_48600.jpg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder